28 Aralık 2011 Çarşamba

Hafta sonunda…






 



Kızlarımla birlikte İstanbul’a gittik…























Yeğenim Zeynep’in kına gecesinde, yağan yağmura inat bolca eğlenip güldük…



















Son gün uzun süredir göremediğimiz akraba ve dostları görüp, düğünümüzü güzel bir şekilde tamamladık. Bu defa İstanbul’u ısıtan güneşe rağmen hüzünlenip, her düğünde olduğu gibi bolca ağladık…


















Kardeşimin doğum günü sürprizi bu harika pasta ile yıllar sonra ailemle birlikte doğum günümü kutladım...








 



Canım yeğenim!




Umarım güzelliklerle dolu mutlu bir yuvan olur. Rabbim yüzünde ki tebessümü daim etsin…








14 Aralık 2011 Çarşamba

Cennet hurmalı, cevizli, muzlu tatlı












Aslında bu tatlının ismi “doğal, katkısız, meyveli kış tatlısı “ olmalıydı:::))





İçerisinde ana malzemesi cennet hurması (Trabzon hurması) olan bir tatlı yapmak epeydir aklımdaydı. Kayınvalidemin bahçeden getirdiği olgunlaşmış hurmalarla denedim bugün, biz tadını çok beğendik. Bence tek eksiği kuru kayısıları sıcak suda bekletmeden doğradığım için yerken hissedilen hafif sertlikti. Siz isterseniz bunu dikkate alıp önceden sıcak suda birkaç dakika bekletebilirsiniz. Son anda evde bir gece önceden kalan kestaneleri de eklemeyi iyi ki akıl etmişim zira çok yakışmışlardı. Son dakika misafirleriniz ve ani tatlı istekleriniz için de çabucak yapılabilecek çok pratik bir tatlı. Yerken kendinizi fazla kaptırmamanız için tam bir enerji deposu olduğu uyarısını da yaparak mutlaka deneyin derim…




















Malzemeler:








  • 2 adet cennet hurması

  • 1 adet muz

  • Yarım su bardağı kırılmış ceviz

  • 5 adet kuru kayısı

  • Yarım çay bardağı kuru üzüm

  • 5–6 adet kestane

  • 2 çay kaşığı bal






Hazırlanması:




  • Cennet hurmalarının kabuklarını soyup küp küp doğrayın.

  • Kuru üzüm ve kuru kayısıları yıkayıp kayısı ve kestaneleri küçük doğrayın.

  • Servis bardaklarına ya da kâselere birer yemek kaşığı hurma paylaştırın.

  • Üzerine doğranmış muz, ceviz, kestane, kuru üzüm ve kayısı ekleyin.

  • Tekrar hurma paylaştırın ve kalan muz, ceviz, kestane, kuru üzüm ve kayısıları ilave edin.

  •  En son kalan hurmaları da paylaştırıp üzerine ceviz serpin ve bal gezdirin.







Allah’ın sadık kulu














Geçen hafta sonu kızımla birlikte bu filmi izlemek için sinemaya gittiğimizde biletlerin tükendiğini duyunca kızım üzülmüştü. Hafta başında eşim bilet bulunca kızım ve babaannesi ile birlikte izleme şansımız oldu. Ben çok beğendim, izlemek isteyenlere de tavsiye ederim.



Filmin resmi sitesinden fragmanları izleyebilirsiniz.







9 Aralık 2011 Cuma

Limon soslu kurabiye









 



Aslında bu tarz çekilişlere katılmayı pek sevmiyorum ama hazırlayan Papatya olunca ayrıcalık yapıp katılıyorum. Gerçi geçen çekilişinde kazanamamıştım ama belki bu defa güzelim peçete halkalarını kazanma şansını elde edebilirim::)))Dün akşam etkinlik süresinin bitmesine az kaldığını fark ettiğimde hemen kurabiyeleri denedim. Yarım ölçü yapıp daha pratik olsun ve akşam çayının yanına eşlik etsin diye rulo olarak hazırladım. Bir de hamurunda ki labne peynirini kullanmadım, sizler buradan asıl tarife ulaşıp hakkını vererek yapın. Bugün fotoğraf çektikten sonra kalan son iki tane kurabiyeden bir tanesini almak için uzandığımda iki yaşındaki kızım ikisine birden elini uzatmıştı, sanırım size lezzeti hakkında başka bir şey söylememe gerek yoktur::))))





























Malzemeler:






  • 1 limon kabuğu rendesi

  • 1 yumurta

  • Yarım su bardağı şeker

  • Yarım su bardağı erimiş tereyağı

  • Yarım su bardağı nişasta

  • Yarım paket kabartma tozu

  • 1,5 su bardağı + 1 yemek kaşığı un






Limon sosu için;




  • 1 limon kabuğu rendesi ve suyu

  • 2–3 yemek kaşığı şeker

  • 1 yemek kaşığı nişasta

  • 1,5 çay bardağı su




Limonun kabuğunu sosu hazırlayacağınız tencereye rendeleyin ve suyunu sıkın. Nişastayı, şekeri ve suyu ilave edip kısık ateşte karıştırarak pişirin. Pişen limon sosunu ara sıra karıştırarak soğutun.





Hazırlanması:




  • Limon kabuğunu derin bir kâsenin içerisine rendeleyin.

  • Yumurtayı, şekeri ve erimiş tereyağını ilave edip karıştırın.

  • Nişasta, kabartma tozu ve unu karışımın üzerine eleyerek hamur yoğurun.

  •  Hamuru yağlı kâğıt ya da buzdolabı poşetinin üzerine alıp üzerine tekrar buzdolabı poşeti koyup merdane ile dikdörtgen şeklinde açın.

  •  Açtığınız hamurun üzerindeki poşeti alıp soğuyan sosu kaşıkla hamura yayın.

  • Hamurun altındaki buzdolabı poşeti yardımıyla hamuru rulo olarak sarın.(rulo sararken sos dışa taşıp hamur kırılabilir sorun değil) 

  • Buzdolabı poşetini hamurun etrafına sarıp dondurucuya yerleştirin ve hamur sertleşene kadar 2 saat bekletin.

  • Hamuru dondurucudan çıkarıp keskin bir bıçakla ince dilimler halinde kesin ve yağlanmış fırın tepsisine yerleştirin.

  • 180 derece fırında hafif kızarmaya başlayana kadar pişirin. İsterseniz pudra şekeri serpip servis edin.








Benden notlar;




  • Hamuru açarken altına ve üstüne buzdolabı poşeti sarmamızın nedeni hamurun düzgün açılması ve alttaki poşet yardımıyla daha kolay rulo sarılmasıdır. Siz isterseniz kullanmayabilirsiniz.

  • Kurabiyeler piştikten sonra yumuşamasın ve kıtır kalsın isterseniz tel ızgaranın üzerinde soğutup ağzı kapalı bir kapta bekletin.
















7 Aralık 2011 Çarşamba

Aşure












Bir önceki yazımda aşure yaptığımdan bahsetmiştim. Genelde aşure yapmanın zor olduğu ve uzun zaman aldığı düşünülür ama birkaç saat içerisinde çabucak yapılıyor. Ben çok şekerli sevmediğim için bana şeker miktarı yeterli geldi, siz damak zevkinize göre ayarlayabilirsiniz. Kızım ve ben çok seviyoruz aşureyi hatta kızımın aşure ayı dışında bile istediği oluyor:))






























Malzemeler:








  • 2 su bardağı aşurelik buğday

  • Yarım su bardağı nohut

  • Yarım su bardağı fasulye

  • 1 orta boy ayva

  • Yarım su bardağı kuru üzüm

  • 30 adet kuru kayısı

  • 2 su bardağı şeker

  • 1 adet mandalina ya da portakal suyu

  • Tuz (çay kaşığının ucu ile)

  • Yarım su bardağı süt (isteğe bağlı)




Hazırlanması:






  • Öncelikle fasulye ve nohutları bir gece önceden ıslatın ve ertesi gün haşlayın. (Ya da aynı gün içerisinde yapacaksanız nohutların ve fasulyelerin üzerini geçecek kadar su ilave edip kaynatın ve ağzı kapalı olarak 2 saat bekletin. Daha sonra düdüklü tencerede haşlayın)

  • Aşurelik buğdayı bol su ile birkaç defa iyice yıkayıp suyunu süzün ve derin bir tencereye alın.

  •  Üzerine 10 su bardağı soğuk su ilave edip kaynatın.

  • Kaynamaya başladıktan sonra 10 dakika daha kaynatın.

  • 10 dakikanın sonunda ocağı kapatın ve tencerenin ağzı kapalı olarak 2 saat bekletin.

  • 2 saatin sonunda buğdayların iyice yumuşadığını göreceksiniz. Yumuşayan buğdayların içerisine haşlanmış nohut, fasulye ve kabukları soyulup küp doğradığınız ayvaları ilave edip hepsini birlikte pişirin.

  • Yıkanıp küp doğranmış kuru kayısı ve kuru üzümleri ve şekeri ilave edip 10 dakika daha pişirin.

  •  En son portakal suyunu ve sütü ilave edip ocağı kapatın. Ağzı kapalı olarak 10- 15 dakika dinlendirip servis kâselerine alın.

  • Üzerini istediğiniz şekilde süsleyin.


















Benden notlar;






  • İsteğinize göre; 2 aorta boy elma,2–3 adet karanfil,10–15 adet kuru incir de kullanabilirsiniz.

  • İsterseniz aşurelik buğdayları akşamdan ıslatarak da yapabilirsiniz.

  • Süt ise renginin daha beyaz olması için kullanılıyor, bunu da birkaç yıl önce bir komşumdan öğrenmiştim:::))))

  • Malzemelerin pişme sürelerini kendi yaptığım haliyle yazdım sizin kullandıklarınız daha geç pişerse süreleri kontrol ederek uzatabilirsiniz.


5 Aralık 2011 Pazartesi

Pancarlı tel şehriye salatası ya da Pembe Salata









 



Aşure yapmaya ara verip sizlerle, Arzu’nun sofrasında bahsettiğim, rengiyle ve lezzetiyle çok seveceğinizi düşündüğüm pembe (ya da mor ) salatayı paylaşıyorum:::)))).Çay sofralarında benim gibi hamur işinden çok salata sevenler ve farklı salata tarifi arayanlar için ideal bir tarif…



Malzemeler:




  • Yarım adet pancar turşusu

  • 1 paket tel şehriye

  • 1 kâse yoğurt

  • Mayonez

  • Tuz

  • Sarımsak




Hazırlanması:




  • Tel şehriyeleri sıvıyağda çok az kavurup sıcak su ilave edip pişirin.

  •  Pişirdiğiniz tel şehriyeleri ara sıra karıştırarak soğutun.

  • Soğuyan tel şehriyeleri derin bir kaba alın ve üzerine yoğurt, mayonez, tuz, ezilmiş sarımsak ve küçük doğradığınız pancar turşusunu ilave edip karıştırın.


Benden notlar;




  • İsterseniz tel şehriyeleri bol suda makarna haşlar gibi haşlayabilirsiniz ama bana pilav gibi pişirildiğinde ki tadı daha lezzetli geliyor.

  • Daha önce yazdığım tel şehriye salatasının tarifine buradan ulaşabilir ve nasıl pişirildiğine bakabilirsiniz.

  • Salatanın içerisine haşlanmış tavuk ve iri dövülmüş ceviz ilave edebilirsiniz yakışacaktır.

  • Sarımsak ve mayonez kullanmak isteğinize kalmış, kullanmayabilirsiniz.


2 Aralık 2011 Cuma

Arzu’nun sofrası










Bu defa minik kızım ve diğer arkadaşlarla birlikte sevgili Arzu’nun sofrasına konuk olduk. Ev sahibimiz bizler için harika lezzetler hazırlamıştı. Verda Su özellikle pembe salataya ve kısıra bayıldı. Pembe salata hem rengi hem de lezzetiyle çocukların ve büyüklerin seveceği bir lezzet, tarifini daha sonra yazacağım. Bu güzel sofra ve lezzetler için teşekkürler sevgili Arzu…



Arzu’nun menüsü;

















  • Pembe salata

  • Damla çikolatalı kurabiye

  • Hindistancevizli top kurabiye

  • Peynirli poğaça

  • Kısır

  • Tuzlu kek

  • Şekerpare

  • Kabak tatlısı












30 Kasım 2011 Çarşamba

Yer Sofrasında Kahvaltı ve Yumuşacık Bir Açma Tarifi...









İstanbul’a her gittiğimde sağ olsun Ayşe ablam (amcamın kızı) mutlaka hem ziyaretime gelir hem de evine davet edip harika lezzetler hazırlar. Bu yılda bu güzelim sofrayı kurup yumuşacık ve  nefis açmalar hazırlamıştı. Ben de fotoğrafını çekip tarifini aldım hem kendim hem sizler için::))).Ben sık sık kızımın beslenmesi için şekerini azaltıp peynirli poğaça olarak yapıyorum, kızım sade olanını sevmediği için. Hatta geçen gün kıymalı harç kullanıp minik pideler yaptım. Tek kelime ile nefis oldular. Çocukların attığı kahkahalara yer sofrasının sıcaklığı, samimiliği, muhabbete kattığı koyuluk da eklenince güzel bir sabah geçirmiştik. Harika ev sahipliğin, sıcaklığın, birbirinden lezzetli yiyeceklerin bulunduğu sofran ve bloğuma kazandırdığın bu harika tarif için teşekkürler ablacığım!
























Malzemeler:









  • 1 paket yaş maya (yarım paket yaş maya kullandım)

  • 1 çay bardağı şeker (yarım çay bardağı kullandım)

  • 1 yemek kaşığı tuz (1 tatlı kaşığı kullandım)

  • 1 su bardağı sıvıyağ (yarım su bardağı kullandım)

  • 2,5 su bardağı süt (1 su bardağı klandım)

  • 1 tatlı kaşığı mahlep (kullanmadım)

  • Aldığı kadar un (3 su bardağı kullandım)




Üzeri için; yumurta sarısı




Hazırlanması:






  • Yaş mayayı ılık süt ve şeker ile karıştırıp eritin.

  • Tuz, sıvıyağ ve mahlep ilave edip tekrar karıştırın.

  • Sıvı karışımın içerisine un ilave edip sert olmayan bir hamur yoğurun.(bu aşamada bana 3 su bardağı un yeterli geldi.)

  • Hamuru ağzı kapalı olarak mayalanması için 1 saat kadar ılık bir ortamda bekletin.

  • Mayalanıp kabaran hamurdan istediğiniz büyüklükte parçalar koparıp elinizle tezgâhın üzerinde rulo şekli verin.

  • Simit yapar gibi kendi etrafında döndürüp iki ucundan birleştirin ve yağlanmış tepsiye dizin.

  • Yumurta sarısı sürüp üzerine çörekotu, susam ya da haşhaş tohumu serpip 10–15 dakika kadar ılık bir ortamda tekrar mayalanması için (ben ılık fırının içerisinde bekletiyorum) bekletin.

  • 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.


Benden notlar;






  • Hamuru 5–10 dakika süreyle yoğurup iyice özleşmesini sağlarsanız daha yumuşak açmalarınız olur.

  • Mutlaka tepside de tepsi mayasının gelmesi için bekletin.

  • Ben hamuru gece yoğurup ağzı kapalı olarak balkonda beklettim. Sabah oda sıcaklığında 5–10 dakika bekletip şekil verdim ve diğer işlemleri uygulayarak tepsi mayası geldikten sonra pişirdim.

  • Piştikten sonra açmaların üzerini temiz bir bezle örtüp biraz bekletin ki kurumasınlar.




28 Kasım 2011 Pazartesi

Cumartesi sofrası












Buraya taşınmadan çok kısa bir süre önce tanıştığımız arkadaşlarımız hafta sonu ziyaretimize geldiler. Kızım özlediği arkadaşlarıyla oyun keyfi yaşarken Verda Su her zaman ki gibi ablalarının peşinden koşturdu. Hepimizin anılarını tazelediği, keyifli bir gün geçirdiğimiz, benim anneler ve kızlarımız için hazırladığım masadan bir fotoğraf karesi…

























Menümüz;






  • Tarhana çorbası

  • Pilav

  • Ev yapımı İskender kebap (ev yapımı lavaş eşliğinde)

  • Yoğurtlu kırmızılâhana salatası

  • Şekerpare

  • Kızılcık soslu kedidili pastası








23 Kasım 2011 Çarşamba

Fasulye diblesi









Biliyorum taze fasulyenin mevsimi değil ben de mevsiminde tazecik fasulyelerle yapmıştım uzun süredir denemek istediğim bu lezzeti. Arkadaşım Elmas’la çok defa bir araya geldiğimizde konuşuyoruz karalâhana ve fasulye diblesi harika olur diye. Ama ben bir türlü deneyememiştim, mevsimin son fasulyeleriyle tarifi aklımda kaldığı kadarıyla denedim. Bence lezzeti harika olmuştu, işin ustalarına ise bu nefis yöresel yemeğin notunu ve eksiği varsa orijinal tarifi vermek düşüyor:::))).



Bakarsınız Elmas bizlere bir güzellik yapar ve karalahana diblesini de onun tarifi ve yapımıyla burada sizlerle paylaşırım:::))))



Malzemeler:




  • Yarım kilo taze fasulye

  • 1 orta boy domates rendesi

  • 1 orta boy kuru soğan

  • 2 diş sarımsak

  • Yarım çay bardağı pirinç

  • Sıvıyağ

  • Tuz




Hazırlanması:






  • Kuru soğanı yemeklik doğrayıp sıvıyağda kavurun, sarımsakları da ilave edip çok az kavurun.

  • Pirinç ,domates rendesi ve küp doğranmış taze fasulyeyi ilave edip birkaç dakika kavurun.

  • Tuz ve sıcak su ilave dip kısık ateşte pişirin.

  • Piştikten sonra bir süre pilav gibi demlendirip ılık ya da sıcak servis yapın.

  • Su ilavesini pirincinizin ve fasulyenizin pişmesine göre kendiniz ayarlayabilirsiniz.














21 Kasım 2011 Pazartesi

Yoğurtlu Erişte Salatası ve bir dost sofrası...






Yaz tatilinde İstanbul’a gittiğimde canım arkadaşım Birsen’le yaklaşık on yıl aradan sonra görüşme imkânı yakaladım. Benim her gittiğimde zamanım kısıtlı ve çok yoğun geçince bir türlü görüşemiyorduk. Nasıl geçtiğini anlamadığım harika birkaç saat geçirdim. Arkadaşım beni gülen gözlerle karşılayınca bir kez daha anladım ki “gözden ırak olmak gönülden de ırak olmak anlamına “gelmiyor, arada onlarca mesafe de olsa dostluklar hep baki kalıyor…



Birsenciğim benim ve kızlarım için harika lezzetler hazırlamıştı. Bunlardan bir tanesi de yoğurtlu erişte salatasıydı. Ben çok beğendiğim için burada sizlerle de paylaşmak istedim.








Yoğurtlu erişte salatası



Aslında arkadaşımdan tarifi almayı unutmuşum, bu nedenle de ölçü vermeyip göz kararı yazacağım. Ama ölçü olmadan da yapabileceğiniz ve mutlaka denemenizi tavsiye ettiğim bir lezzet. Malzeme listesi de hiç abartılı değil onlarca faklı malzeme kullanmanıza gerek kalmadan da oldukça lezzetli bir salata hazırlayabileceğinizin kanıtı::))) Hatta son dakika gelen misafirlerinize çayın yanında ikram edebilirsiniz.




Malzemeler:




  • Erişte

  • Yoğurt

  • Tuz


Üzeri için kırmızıbiberli sos



Hazırlanması:




  • Eriştelerinizi haşlayın ve suyunu süzdürüp soğumaya bırakın.

  • Koyu kıvamlı yoğurt ilave ederek karıştırın ve servis tabağına alın.

  • Üzerine isteğinize göre kırmızı pul biberli yağ gezdirin.

  • Yoğurt miktarı damak zevkinize kalmış ama çok sulu olmamasına dikkat edin. Mayonez de ilave edebilirsiniz.















  • Sodalı börek

  • Biber dolması

  • Kavala kurabiye

  • Yağlı gevrek

  • Ağlayan pasta (fotoğrafını çekmeyi unuttuğum)

  • Son karedekiler ise canım arkadaşımın hediyeleri::)))




Canım dostum, arkadaşım on yıl aradan sonra gözlerindeki ışıltının ve sıcaklığın hala aynı olduğunu görmek nasıl mutlu etti bilemezsin… Harika ev sahipliğin ve bu güzellikler için teşekkürler…







20 Kasım 2011 Pazar

Zeliha’nın gün sofrası
















Bundan birkaç ay önce yeni başlangıçlara adım atıyoruz, inşallah ailemiz adına hayırlı olur demiştim. Yeni kararlar alması çok kolay ama hayata geçirme aşamasında ufak tedirginlikler yaşanıyor mutlaka. Ama rabbim yardım ediyor ve her şey düzenli bir şekilde devam ediyor. Yeni evimize hayatımıza alıştık çok şükür. Tabi ki arkadaşlıklar, dostluklar, alışkanlıklar özleniyor ama gönüller bir olsun demekten başka da bir şey gelmiyor elden...









Yeni başlangıçlar yeni arkadaşlıklarla devam ediyor. Görümcemin arkadaş grubundan sevgili Zeliha’nın bizler için hazırladığı harika lezzetler…




















  • Barbunyalı patates salatası (farklı salata tarifleri arayanlar için güzel bir lezzet)



  • Çiçek salata



  • Mercimek köftesi



  • Çiçek kurabiye (sanırım tarifini alıp sizlerle de paylaşmalıyım::)))



  • Mercimekli ve baklalı yaprak sarması (ben çok beğendim, daha önce tadına bakma fırsatı bulamayanlar için mutlaka denesinler diyeceğim bir lezzet)



  • Haşhaşlı çörek



  • Büzgülü baklava







18 Kasım 2011 Cuma

Çorum’un Patatesli Mıhlaması








Bloğumun arşivine göz attığımda Çorum’un yöresel sayılabilecek yemeklerini yazmadığımı fark ettim. Bunlardan bir tanesi de özellikle ramazan ayında ve daha çok Kargı ilçesinde yapılan bir yemek olan Patatesli Mıhlama. Karadeniz’in meşhur mıhlaması(muhlama) ile hiçbir benzerliği olmadığını da baştan söyleyeyim. Bir de çocukların çok seveceğini düşündüğüm bir lezzet zira bizim evde ki minikler bayılıyor…







Malzemeler:




  • 2 orta boy patates

  • 2 orta boy soğan

  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ

  • 2 yemek kaşığı kıyma

  • 2 yumurta

  • Yarım su bardağı sıcak su

  • Tuz




Hazırlanması:




  • Kıymayı sıvıyağda kavurun.

  • Patates ve soğanları küp doğrayın ve kıymaya ilave edin.

  • Ara sıra karıştırarak kavurmaya devam edin.

  •  Patatesler yarı kıvamda pişince yarım su bardağı kadar sıcak su ilave edin ve tavanın ağzını kapatarak kısık ateşte pişirmeye devam edin.

  • Suyunu çekmesine yakın yumurtaları kırın ve kapağını kapatarak tamamen suyunu çekmesini sağlayın.

  • İsteğe göre kıyılmış maydanoz ilavesi ile servis yapın.








15 Kasım 2011 Salı

Kolay pizza & Tencere Pizzası
















Geçen haftalarda (sitede birçok güzel tarifi ve harika sofra fotoğrafları bulunan) arkadaşım Elmas’la,  buraya bizden sonra taşınan başka bir arkadaşımızı ziyarete gittiğimizde ev sahibi harika bir şekerpare ve tuzlu simit yapmıştı. Onların tariflerini alırken söz tencere kekinden açılınca ev sahibi kendisinin de tencere pizzası yaptığından bahsetti. Çok kolay ve pratik olduğunu söyleyince tarifi aldım ve hatta ertesi gün kahvaltıya denedim. Sonrasında da çocuklar tarafından çok sevilince sıkça yapar oldum. Bu sabah tekrar yapmışken tarifi sizlerle de paylaşmak istedim… Tarif için teşekkürler Asiye.




















Bu tarifi Gelibolu17'nin hazırladığı "Çay, Kahve Bahane" etkinliğinin 14 KASIM–28 KASIM tarihleri arasında ki ev sahibi Çaçaron blog’a gönderiyor, kolaylıklar diliyorum.




Malzemeler:






  • 1 yumurta

  • 2 yemek kaşığı yoğurt

  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ

  • Yarım paket kabartma tozu

  • 4 kahve fincanı un

  • Tuz


Üst malzemesi için;




  • 3–4 sosis

  • Yarım çay kaşığı kekik

  • 1 yemek kaşığı ketçap















Hazırlanması:








  • Bütün malzemeleri derin bir kabın içerisinde karıştırın ve hamur yoğurun.

  • Hamuru merdane ya da oklava ile en büyük boy teflon tavanızın ya da tencerenizin boyutunda açın.

  • Tavaya yerleştirin.

  •  Üzerine ketçap sürün ve kekik serpin.

  • İstediğiniz malzemelerden ilave edip kapağını kapatın ve ocağınızın en büyük gözünde kısık ateşte 10 dakika pişirin.

  • 10 dakikanın sonunda ocağı kapatın ve kaşar peyniri rendesi serpin kapağı tekrar kapatıp peynirlerin erimesini sağlayın.


Benden notlar; ben malzeme olarak sosis kullandım. Hamur çabuk piştiği için sosisleri daha önceden çok az sıvıyağla ayrı bir tavada soteledim. Tarifi aldığım arkadaşım mantarlı yaptığında da mantarları öncesinden soteliyormuş. Tencere y a da tavanızın en büyük boy olması gerekiyor. Küçük tava kullanacaksanız hamuru ikiye bölün ve iki ayrı tencerede pişirin. Tencere küçük olup hamur kalın gelirse içi tam olarak pişmeyebiliyor. Pişirirken 10 dakikayı geçirmeyin hamurun alt kısmı yanabiliyor.









10 Kasım 2011 Perşembe

Güneş börek









Görüntüsünü beğenerek denemeye karar verdiğim lezzetlerden bir tanesi güneş börek.Cahidenin bloğunda görünce not aldım ve hazırladım.Görüntüsü gibi lezzeti de harikaydı.Oldukça bereketli bir börek oluyor bu nedenle yarım ölçü yaptım.Bir de yaş maya kullandım.Hazır yufka ile değilde mayalı hamurla yapılıyor diye denemekten vazgeçmeyin zira kolayca hazırlanıyor.Aşağıda ki ölçülerle bir adet yuvarlak börek çıkıyor iki tane yapmak isterseniz ölçüleri iki katına çıkarın.Tarif için teşekkürler Cahide...



















Malzemeler:





• 1 su bardağı süt

• yarım su bardağı yoğurt

• yarım su bardağı zeytinyağı

• 1 adet yumurta ( sarısı üzerine sürülecek)

• Yarım paket yaşmaya

• 1 yemek kaşığı şeker

• 1 silme tatlı kaşığı tuz

• 4 su bardağı un







Patatesli iç malzeme için;



• 2 adet haşlanmış patates

• 50 gr. beyaz peynir

• doğranmış maydanoz

• Karabiber, kimyon, kırmızı biber





Patatesleri haşlayıp soyun ve rendeleyin.Beyaz peyniri rendeleyerek ya da ezerek patatese ekleyin.Maydanozu (dereotu da olabilir) doğrayıp ilave edin. Isteğinze göre içine karabiber, kimyon ve kırmızı pul biber ekleyin







Arasına sürmek için;



• 75 gr. eritilmiş tereyağı (ben 3 yemek kaşığı tereyağı kullandım)





Hazırlanması:


  • Süt,yoğurt ve sıvıyağı derin bir kasenin içerisine alın.

  • Yaş mayayı sıvı karışımın içerisinde eritin.

  • Diğer malzemeleri de ekleyip yumuşak bir hamur yoğurun.

  • Hamurun üzerini kapatıp mayalanmaya bırakın.

  • Mayalanan hamuru çok ince olmayacak şekilde açın.

  • Üzerine erimiş tereyağından bolca sürün ve zarf gibi katlayın.

  • Buzlukta 5 – 10 dakika bekletin.(ben hamuru sabah yoğurup,zarf şeklinde katlayıp dondurucuya koydum ve 5-6 saat sonra çıkarıp oda sıcaklığına gelince merdaneyle açtım).

  • Hamurun altına ve üzerine hafif un serperek merdaneyle dikdörtgen şeklinde açın.

  • Üzerine tereyağından sürüp patatesli içten her yerine gelecek şekilde yayın.

  • Uzun kenarından başlayarak rulo yapın ve yağlı kağıt üzerinde rulonun uçlarını birleştirerek simit şekli verin.

  • Kağıdın üzerinde simit şeklini bozmadan dilim dilim kesin. Kağıtla beraber tepsinin içine alın ki şekli bozulmasın.

  •  Üzerine yumurta sarısı ve 1 tatlı kaşığı kadar yoğurdu karıştırıp sürün.çörekotu ve susam serpin. Kapalı bir yerde, mayalanması için 1 saat kadar bekletin.(ben fırının içerisinde beklettim) 

  •  200 derecelik fırında pişirin, kızarmaya başlayınca ısıyı 170 dereceye düşürüp pişirmeye devam edin ki içini çeksin. Hızlı pişerse içi hamur kalabilir.

  •  Nar gibi kızaran böreği fırından alın ve en az 20 dakika dinlendirdikten sonra dilimleyerek servis edin.









25 Ekim 2011 Salı

Tek yürek olma zamanı...


Ne çok acı yaşadık şu kısacık zaman diliminde güzelim Türkiye’mizde. Önce gencecik şehitlerimiz… Yazacak o kadar çok şey vardı ki aslında ama bir türlü kelimelere dökülemedi, elim yazmaya gitmedi günlerdir. İlimizde de şehidimiz vardı, geride iki masum çocuk, anne-baba, eş… Rabbim yardımcıları olsun. Tanıyan tanımayan herkes tek yürek oldu, son yolculuğuna uğurladı dualarla…









Ve deprem gerçeği…99 depremini İstanbul’da yaşadım. O anları ve sonra ki günleri anlatmaya kelimeler yetmez… Aradan yıllar geçti ama hala dün gibi aklımda depremden kalan kareler. Rabbim yardımcıları olsun, şimdi de tek yürek olma zamanı… Elimizden gelen yardımı yapmaya çalışalım ihtiyacı olanlar için ve çokça dua edelim…







18 Ekim 2011 Salı

Tabansız cheesecake (Lor peynirli kek)






 



Özellikle lor peynirini evde kendim yaptığım zamanlarda hazırladığım bir tatlı. Şu sıralar sıkça yapmasam da bizim evde sevilen bir lezzet. Bir de tabansız yapayım nasıl olacak diyerek hazırladığım denemelerimden birinde çekilmiş bir fotoğraf,anlayacağınız arşivin tozlu sayfalarından gelen bir tarif:::))))















Malzemeler:






  • Yarım su bardağı kaymak

  • Yarım su bardağı yoğurt

  • 1 su bardağı lor peyniri

  • Yarım su bardağı şeker

  • 1 yumurta

  • 2 yemek kaşığı un


Hazırlanması:






  • Kaymak, yoğurt(koyu kıvamlı),tatlı lor peyniri ve şekeri mikserle pürüzsüz bir kıvam elde edene kadar çırpın.

  • Yumurtayı ekleyip tekrar çırpın.

  • En son unu ilave edip, tabanına yağlı kâğıt serdiğiniz kelepçeli bir kek kalıbına karışımı dökün.

  • 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.

  • Fırının içerisinde soğutun. En az 3–4 saat tercihen 1 gün buzdolabında bekletin.


Notlar; İsteğinize göre servisten önce çikolata sos dökebilirsiniz.


Şeker miktarını damak tadınıza göre arttırabilirsiniz.

İsterseniz kek pişerken üzeri çatlamasın diye fırının içine küçük bir kase ile su koyabilirsiniz






15 Ekim 2011 Cumartesi

Tel şehriye salatası











Son birkaç yıldır çok sık yapmama rağmen hala bloğa tarifini eklemediğimi fark ettim tel şehriye salatasını. Aslında o kadar lezzetli oluyor ki bu salata, haksızlık etmişim tarifi vermeyerek onca zamandır. Çay daveti menüleriniz için farklı, leziz, pratik… bir salata tarifi arıyorsanız en kısa zamanda yapın ve tabi sonucu sonrasında bana da yazın:::))).





 

Malzemeler:




  • 2 su bardağı tel şehriye

  • 2 su bardağı sıcak su

  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ

  • 1 adet haşlanmış tavukgöğsü

  • 1 su bardağı salatalık turşusu

  • Yarım su bardağı közlenmiş kırmızıbiber

  • 1 su bardağı haşlanmış mısır

  • Limon suyu

  • Tuz

  • Nar ekşisi

  • Maydanoz




Hazırlanması:




  • Teflon bir tavada tel şehriyeleri sıvıyağla birlikte kavurun.

  • Kavrulan şehriyelere sıcak suyu dikkatli bir şekilde ilave edin.

  • Tuzunu ekleyip karıştırın ve ocağın altını kısıp pilav pişirir gibi suyunu çekmesini sağlayın.

  • Suyunu çektiği zaman ocağı kapatıp ara sıra karıştırarak soğumasını sağlayın.

  • Soğuyan şehriyeleri derin bir karıştırma kabına alın.

  • Küp doğranmış tavukgöğsü, salatalık turşusu, kırmızıbiberi, kıyılmış maydanoz ve mısırları ilave edin.

  • İsteğinize göre limonsuyu, nar ekşisi, tuz, haşlanmış bezelye ekleyip karıştırın.


Benden notlar;




  • Ben tel şehriyelerin yarım su bardağı kadarını ayırıp suyunu ilave etmeden önce ekliyorum, sonradan eklediklerim kavrulmadığı için iki renkli daha şık bir salata elde etmiş oluyorum.

  • Soğurken ara sıra karıştırın ki şehriyeler birbirine yapışmasın.

  • Ben bazen kavururken yarım su bardağı kadar arpa şehriyede ilave ediyorum.






14 Ekim 2011 Cuma

Kuzu Kebabı ve Abdullah Yaylası








Ramazan bayramının son günü, kalabalık bir akraba grubu ile kardeşimin kızı Ela Nur’un akika kurbanı için toplandık bu defa. O günün sabahında erken saatlerde kuzunun içerisine iç pilav hazırlanıp dolduruldu ve ekmek fırınına götürülüp pişirildi. Ben hazırlık aşamalarında orada olamadığım için fotoğraflayamadım ama sonrasında kardeşimin eşinden dinlediğim kadarıyla sizlere fikir olması için anlatayım.





















Öncelikle kişi sayısına göre ciğerli bir pilav hazırlıyoruz ( fırında da pişeceğini düşünerek çok fazla su ilavesi yapılmadan pişirilmiş, diri bir pilav olmalı). Temizlenen koyunun içerisine daha önce hazırlanıp soğutulmuş pilav doldurulur. Fırın tepsisine yerleştirilen koyun ekmek fırınında en az üç saat pişirilir. Normalde üç saatte pişiyormuş ama bizim koyun pişmemekte inatlaşınca iki saat daha bekletmişler::)) .Meraklanmayın! Bu kadar beklemenin sonunda harika bir lezzetle karşılaşıyorsunuz ve tabir yerindeyse bayılarak yiyorsunuz… Halasının minik kuzusu sağlıklı ve güzelliklerle dolu bir yaşam sürmen dileğiyle Rabbim kabul etsin inşallah…






















Söz konusu piknik ve kebap olunca, memlekette gidilebilecek en güzel yer Abdullah yaylasıdır. Yemyeşil çam ağaçlarının altında tertemiz havası ile harika bir yer.Ani yağmur damlalarına ve serin havasına karşı tedbirli gitmeniz de fayda var. Bir de giderken yanınızda yiyecek bir şeyler bulundurun ki orada temin edebileceğiniz yer yok maalesef. Geçen yıllarda okuduğuma göre Metro Ganita firması turizm amaçlı kiralamış ama gittiğimde bu amaçla yapılmış çok fazla yatırım göremedim. Orada yıllardır bulunan otel ve çevresine bile çok fazla bakım yapılmamış.

 










Yukarıda ki fotoğrafları geçen yıl çekmiştim, görünen çadırları kiralayıp kalabiliyorsunuz.


















Hatta şansınız varsa ve mantar zamanına denk gelmişseniz, yaylanın biraz yukarılarına doğru yürüdüğünüzde tadına doyamayacağınız mantarlardan bile toplayabilirsiniz. (Yalnız mantarları iyi tanıyorsanız toplamanızı tavsiye ederim aksi durumda zehirlenebilirsiniz).Yaylanın yolu oldukça bakımlı ve güzel araba ile sorun yaşamadan çıkabilirsiniz.




















Olurda yolunuz düşerse ve gitmek isterseniz yukarıdaki fotoğraf yaylanın yolu hakkında bilgi verebilir. Birçoğunuzun memleketlerine giderken geçtiği İstanbul-Samsun karayolu üzerinde bulunuyor girişi ve kısa bir süre sonra yaylaya varıyorsunuz.




 







Bu gördüğünüz sararmaya başlamış yeşilliklerde pirinç tarlaları. Geçen ay çektiğim bu fotoğrafta henüz yeni olgunlaşmaya başlayan pirinçler şu an evlerinize misafir olmak için fabrika yolundalar, yani onlar için hasat zamanı…

















“Abdullah Yaylası; Kargı ilçesinde Çorum’un en yüksek dağı olan Köse Dağı (2050) üzerinde yer almaktadır. Çorum’a uzaklığı 114 km, ilçe merkezine 26 km’dir. İstanbul’u Samsun’a bağlayan ve Osmancık İlçesinden geçen karayoluna 12 km uzaklıktadır. Bölgede trekking (dağ yürüyüşü) ve atlı doğa turizmi yapılabilecek parkur güzergahı Abdullah Yaylası’ndan başlar, Büklü Yolu ve Otuziki Çatal Çam diye bilinen yerlerden geçtikten sonra Oynar Yaylası'nda sona erer. Bu parkur 12 km uzunluktadır. Oynar Yaylası'nda bulunan yangın gözetleme kulesinden dürbünle çevreyi seyredebilirsiniz. Çorum-Osmancık-Kargı yolunu takip edip, Hacıhamza Beldesini geçtikten sonra sola dönülerek ve 12 km daha gittikten sonra Abdullah Yaylası'na ulaşabilirsiniz.” diyor kaynaklar.







Daha fazla bilgi için burayı , burayı ve burayı tıklayın.






13 Ekim 2011 Perşembe

Odun Ateşinde Et Sote…














Aslında bu nefis yemek hakkında çok fazla bir şey söylemeye gerek yok, başlık yeterli olur. Ama ben odun ateşinde pişen yemeğin lezzetini bilmeyenler için anlatayım::)))).Tek kelime ile harika oluyor… Bir gün kendiniz ve sevdikleriniz için bir güzellik yapıp, böyle bir gün yaşayın ve bu nefis yemeğin tadına bakın… Biz arkadaşlarımızın bahçelerini ziyarete gittiğimizde yapmıştık. İsterseniz evde de deneyebilirsiniz ama lezzeti konusunda garanti veremem. Daha önce söylediğim gibi illaki odun ateşi ve bakır tavada pişmeli…



Malzemeler:




  • 1 kilo dana kuşbaşı

  • 1 adet patlıcan

  • 4 orta boy kuru soğan

  • 4 orta boy sivribiber

  • 1 tane salçalık kırmızıbiber

  • 4 -5 orta boy domates

  • Tuz

  • Sıvıyağ


Hazırlanması:




  • Öncelikle etlerinizi çok az sıvıyağ ilavesi ile tavada soteleyin.

  • Ara sıra sıcak su ilavesi yaparak ve karıştırarak pişirin.(Biz odun ateşinde yüksek ısıda pişirdiğimiz için 3–4 defa sıcak su ilavesi yaptık)

  • Pişen ve suyunu çeken etlerinize küp doğranmış soğan, patlıcan ve biberleri ilave edin.

  • Bir kaç dakika sonrada kabukları soyulup doğranmış domateslerinizi ve tuzu ekleyin.

  • İsteğinize göre sıcak su ilavesi yaparak birkaç dakika daha pişirin.




Elvan Çelebi Türbesi














Arkadaşlarımızın bahçelerini ziyarete gittiğimizde Elvan Çelebi Türbesini ziyaretimizden bahsetmiş, fotoğrafları sonra yayınlayacağımı yazmıştım. Fotoğraflarla beraber biraz da Elvan Çelebi’den bahsetmek istedim.





















Elvan Çelebi, Amasya civarında yetişen âlim ve evliya büyüklerindendir. Kırşehir’de doğmuş olup, doğum tarihi belli değildir. Ünlü mutasavvıf Âşık Paşa'nın oğludur. On üçüncü yüzyılın yarısında Moğol istilasından kaçarak Orta Anadolu’ya gelip yerleşmiştir. 1326 (H. 727)’da babasının Mısır’a gitmesi üzerine, Mecitözü’ne gelip Elvan köyüne yerleşmiştir.İlk fotoğraftaki Elvan Çelebi'nin kabri,orta fotoğraftakiler ise çocuklarının başka bir bölümde olan kabirleri...
















(Caminin içerisinden bir kaç fotoğraf....)








O devirde ortaya çıkan Babailik sapık yoluna karşı insanları Ehl-i sünnet yoluna davet etti.Çeşitli şiirler de yazan Elvan Çelebi, atalarının hayat hikayelerini anlattığı Menakib-i Kudsiyye fi Menasib-il-Ünsiyye adlı 1081 beyitlik bir eser yazdı. Bu eseri dil bakımından eski Anadolu Türkçesinin özelliklerini taşımaktadır. Aynı zamanda 13 ve 14. yüzyıl Türk tarihi bakımından önemli bir kaynaktır. Elvan Çelebi’nin vefat tarihi belli değildir. Kabri ise Çorum ile Mecitözü arasında yer alan Elvan Çelebi beldesinde bulunan zaviyesindeki türbesindedir. 














  Caminin bulunduğu bahçeden bir kaç kare.Beni en çok etkileyen ise 2-3 ve 4. karedeki, o dönemden günümüze kadar gelmiş bir yapı.Kuşların susuz kalmaması ,gelip oradan içmeleri için betondan yapılan bir suyolu.Günümüzde hayvanlar için düzenlenen "sokaklara bir kap su bırakalım" kampanyalarının yüzyıllar öncesinde hayat bulmuş hali....














Burası da caminin bulunduğu bahçenin arka girişi. Bizim gittiğimizde ön taraftaki (ilk fotoğraf) girişte piknik yapanlar vardı, isteyenler burada piknikte yapabiliyormuş. Yolunuz düşerse mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye edeceğim yerlerden…






7 Ekim 2011 Cuma

Patatesli tavuk yemeği










Aslında kurtarıcı bir yemek desem daha doğru olur. Son dakika misafirleri için çabucak hazırlanabilecek, pratik ve doyurucu bir yemek. Yanına da pilav ve çorba ilavesi ile kısa zamanda bir menü ortaya çıkarabilirsiniz. Geçen gün Disal’in bloğunda nefis bir tavuk yemeği başlığı ile görünce epeydir yapmadığımı fark etmiştim. Bir kaç gün önce geleceği son anda belli olan misafirimi de düşünerek hazırladım. Böylece haftanın son tavuk yemeği tarifini de vermiş oldum::)))





















Malzemeler:






  • 5 adet tavuk but

  • 5 adet orta boy patates

  • 2 adet kuru soğan

  • 2 diş sarımsak

  • 1 yemek kaşığı salça

  • Sıvıyağ


Hazırlanması:




  • Tavuk etlerini tencereye alın ve sıvıyağla birlikte ara sıra karıştırarak kendi suyu ile yarı pişirin.

  • Küp doğranmış soğan ve sarımsakları ilave edip kavurun.

  • Daha sonra küp doğradığınız patatesleri, tuzu ve salçayı da ekleyip birkaç dakika kavurun.

  • Sıcak su ilave edip kısık ateşte pişirin.




Benden notlar;





Sıcak su miktarını kendiniz ayarlayın.


Ben kanat ve but karışık kullandım, siz isteğinize göre parçalanmış tavuk da kullanabilirsiniz.

















5 Ekim 2011 Çarşamba

Mantarlı Tavuk Sote











Hafta başında alışveriş yaparken minicik mantarları görünce hiç aklımda olmamasına rağmen bunlardan çok güzel mantarlı tavuk sote olur diyerek listeye ekledim. İyi ki de yapmışım özellikle Verda Su çok severek yedi. Arka arkaya tavuk yemeği tariflerinden bıkmadıysanız bir sonra ki tarif de tavuklu bir yemek olabilir:::)))




























Malzemeler:











  • 1 adet tavukgöğsü



  • Yarım kilo mantar



  • 2 adet soğan



  • 2 diş sarımsak



  • 1 adet büyük boy domates



  • 1 yemek kaşığı domates salçası







Hazırlanması:









  • İlk önce mantarların saplarını ayırıp yıkayın. Tavukgöğsünü kuşbaşı doğrayın ve yıkayın.



  • Daha sonra bir tencereye tavuk etini alın ve sıvıyağda soteleyin.



  • Küp doğranmış soğan ve sarımsakları da ekleyip kavurun.



  • Küp doğranmış domatesi ve mantarları ilave edin birkaç dakika daha kavurun.



  • Sıcak su ilavesi yapıp tuzunu ekleyin ve kısık ateşte pişirin.







Benden notlar;



  • ben mantarların saplarını ayırıp dondurucuya koydum farklı bir yemekte kullanmak için, siz isterseniz kullanabilirsiniz.



  • Özellikle küçük boy mantarları tercih ettim, büyük boy mantar kullanacaksanız ikiye ya da dörde bölün.



  • Aslında yemek fotoğraftaki kadar susuz değil, biraz sulu bir yemek oluyor. Ben fotoğraf çekimi için özellikle susuz ekledim ki daha net görünebilsin.