25 Ekim 2011 Salı

Tek yürek olma zamanı...


Ne çok acı yaşadık şu kısacık zaman diliminde güzelim Türkiye’mizde. Önce gencecik şehitlerimiz… Yazacak o kadar çok şey vardı ki aslında ama bir türlü kelimelere dökülemedi, elim yazmaya gitmedi günlerdir. İlimizde de şehidimiz vardı, geride iki masum çocuk, anne-baba, eş… Rabbim yardımcıları olsun. Tanıyan tanımayan herkes tek yürek oldu, son yolculuğuna uğurladı dualarla…









Ve deprem gerçeği…99 depremini İstanbul’da yaşadım. O anları ve sonra ki günleri anlatmaya kelimeler yetmez… Aradan yıllar geçti ama hala dün gibi aklımda depremden kalan kareler. Rabbim yardımcıları olsun, şimdi de tek yürek olma zamanı… Elimizden gelen yardımı yapmaya çalışalım ihtiyacı olanlar için ve çokça dua edelim…







18 Ekim 2011 Salı

Tabansız cheesecake (Lor peynirli kek)






 



Özellikle lor peynirini evde kendim yaptığım zamanlarda hazırladığım bir tatlı. Şu sıralar sıkça yapmasam da bizim evde sevilen bir lezzet. Bir de tabansız yapayım nasıl olacak diyerek hazırladığım denemelerimden birinde çekilmiş bir fotoğraf,anlayacağınız arşivin tozlu sayfalarından gelen bir tarif:::))))















Malzemeler:






  • Yarım su bardağı kaymak

  • Yarım su bardağı yoğurt

  • 1 su bardağı lor peyniri

  • Yarım su bardağı şeker

  • 1 yumurta

  • 2 yemek kaşığı un


Hazırlanması:






  • Kaymak, yoğurt(koyu kıvamlı),tatlı lor peyniri ve şekeri mikserle pürüzsüz bir kıvam elde edene kadar çırpın.

  • Yumurtayı ekleyip tekrar çırpın.

  • En son unu ilave edip, tabanına yağlı kâğıt serdiğiniz kelepçeli bir kek kalıbına karışımı dökün.

  • 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.

  • Fırının içerisinde soğutun. En az 3–4 saat tercihen 1 gün buzdolabında bekletin.


Notlar; İsteğinize göre servisten önce çikolata sos dökebilirsiniz.


Şeker miktarını damak tadınıza göre arttırabilirsiniz.

İsterseniz kek pişerken üzeri çatlamasın diye fırının içine küçük bir kase ile su koyabilirsiniz






15 Ekim 2011 Cumartesi

Tel şehriye salatası











Son birkaç yıldır çok sık yapmama rağmen hala bloğa tarifini eklemediğimi fark ettim tel şehriye salatasını. Aslında o kadar lezzetli oluyor ki bu salata, haksızlık etmişim tarifi vermeyerek onca zamandır. Çay daveti menüleriniz için farklı, leziz, pratik… bir salata tarifi arıyorsanız en kısa zamanda yapın ve tabi sonucu sonrasında bana da yazın:::))).





 

Malzemeler:




  • 2 su bardağı tel şehriye

  • 2 su bardağı sıcak su

  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ

  • 1 adet haşlanmış tavukgöğsü

  • 1 su bardağı salatalık turşusu

  • Yarım su bardağı közlenmiş kırmızıbiber

  • 1 su bardağı haşlanmış mısır

  • Limon suyu

  • Tuz

  • Nar ekşisi

  • Maydanoz




Hazırlanması:




  • Teflon bir tavada tel şehriyeleri sıvıyağla birlikte kavurun.

  • Kavrulan şehriyelere sıcak suyu dikkatli bir şekilde ilave edin.

  • Tuzunu ekleyip karıştırın ve ocağın altını kısıp pilav pişirir gibi suyunu çekmesini sağlayın.

  • Suyunu çektiği zaman ocağı kapatıp ara sıra karıştırarak soğumasını sağlayın.

  • Soğuyan şehriyeleri derin bir karıştırma kabına alın.

  • Küp doğranmış tavukgöğsü, salatalık turşusu, kırmızıbiberi, kıyılmış maydanoz ve mısırları ilave edin.

  • İsteğinize göre limonsuyu, nar ekşisi, tuz, haşlanmış bezelye ekleyip karıştırın.


Benden notlar;




  • Ben tel şehriyelerin yarım su bardağı kadarını ayırıp suyunu ilave etmeden önce ekliyorum, sonradan eklediklerim kavrulmadığı için iki renkli daha şık bir salata elde etmiş oluyorum.

  • Soğurken ara sıra karıştırın ki şehriyeler birbirine yapışmasın.

  • Ben bazen kavururken yarım su bardağı kadar arpa şehriyede ilave ediyorum.






14 Ekim 2011 Cuma

Kuzu Kebabı ve Abdullah Yaylası








Ramazan bayramının son günü, kalabalık bir akraba grubu ile kardeşimin kızı Ela Nur’un akika kurbanı için toplandık bu defa. O günün sabahında erken saatlerde kuzunun içerisine iç pilav hazırlanıp dolduruldu ve ekmek fırınına götürülüp pişirildi. Ben hazırlık aşamalarında orada olamadığım için fotoğraflayamadım ama sonrasında kardeşimin eşinden dinlediğim kadarıyla sizlere fikir olması için anlatayım.





















Öncelikle kişi sayısına göre ciğerli bir pilav hazırlıyoruz ( fırında da pişeceğini düşünerek çok fazla su ilavesi yapılmadan pişirilmiş, diri bir pilav olmalı). Temizlenen koyunun içerisine daha önce hazırlanıp soğutulmuş pilav doldurulur. Fırın tepsisine yerleştirilen koyun ekmek fırınında en az üç saat pişirilir. Normalde üç saatte pişiyormuş ama bizim koyun pişmemekte inatlaşınca iki saat daha bekletmişler::)) .Meraklanmayın! Bu kadar beklemenin sonunda harika bir lezzetle karşılaşıyorsunuz ve tabir yerindeyse bayılarak yiyorsunuz… Halasının minik kuzusu sağlıklı ve güzelliklerle dolu bir yaşam sürmen dileğiyle Rabbim kabul etsin inşallah…






















Söz konusu piknik ve kebap olunca, memlekette gidilebilecek en güzel yer Abdullah yaylasıdır. Yemyeşil çam ağaçlarının altında tertemiz havası ile harika bir yer.Ani yağmur damlalarına ve serin havasına karşı tedbirli gitmeniz de fayda var. Bir de giderken yanınızda yiyecek bir şeyler bulundurun ki orada temin edebileceğiniz yer yok maalesef. Geçen yıllarda okuduğuma göre Metro Ganita firması turizm amaçlı kiralamış ama gittiğimde bu amaçla yapılmış çok fazla yatırım göremedim. Orada yıllardır bulunan otel ve çevresine bile çok fazla bakım yapılmamış.

 










Yukarıda ki fotoğrafları geçen yıl çekmiştim, görünen çadırları kiralayıp kalabiliyorsunuz.


















Hatta şansınız varsa ve mantar zamanına denk gelmişseniz, yaylanın biraz yukarılarına doğru yürüdüğünüzde tadına doyamayacağınız mantarlardan bile toplayabilirsiniz. (Yalnız mantarları iyi tanıyorsanız toplamanızı tavsiye ederim aksi durumda zehirlenebilirsiniz).Yaylanın yolu oldukça bakımlı ve güzel araba ile sorun yaşamadan çıkabilirsiniz.




















Olurda yolunuz düşerse ve gitmek isterseniz yukarıdaki fotoğraf yaylanın yolu hakkında bilgi verebilir. Birçoğunuzun memleketlerine giderken geçtiği İstanbul-Samsun karayolu üzerinde bulunuyor girişi ve kısa bir süre sonra yaylaya varıyorsunuz.




 







Bu gördüğünüz sararmaya başlamış yeşilliklerde pirinç tarlaları. Geçen ay çektiğim bu fotoğrafta henüz yeni olgunlaşmaya başlayan pirinçler şu an evlerinize misafir olmak için fabrika yolundalar, yani onlar için hasat zamanı…

















“Abdullah Yaylası; Kargı ilçesinde Çorum’un en yüksek dağı olan Köse Dağı (2050) üzerinde yer almaktadır. Çorum’a uzaklığı 114 km, ilçe merkezine 26 km’dir. İstanbul’u Samsun’a bağlayan ve Osmancık İlçesinden geçen karayoluna 12 km uzaklıktadır. Bölgede trekking (dağ yürüyüşü) ve atlı doğa turizmi yapılabilecek parkur güzergahı Abdullah Yaylası’ndan başlar, Büklü Yolu ve Otuziki Çatal Çam diye bilinen yerlerden geçtikten sonra Oynar Yaylası'nda sona erer. Bu parkur 12 km uzunluktadır. Oynar Yaylası'nda bulunan yangın gözetleme kulesinden dürbünle çevreyi seyredebilirsiniz. Çorum-Osmancık-Kargı yolunu takip edip, Hacıhamza Beldesini geçtikten sonra sola dönülerek ve 12 km daha gittikten sonra Abdullah Yaylası'na ulaşabilirsiniz.” diyor kaynaklar.







Daha fazla bilgi için burayı , burayı ve burayı tıklayın.






13 Ekim 2011 Perşembe

Odun Ateşinde Et Sote…














Aslında bu nefis yemek hakkında çok fazla bir şey söylemeye gerek yok, başlık yeterli olur. Ama ben odun ateşinde pişen yemeğin lezzetini bilmeyenler için anlatayım::)))).Tek kelime ile harika oluyor… Bir gün kendiniz ve sevdikleriniz için bir güzellik yapıp, böyle bir gün yaşayın ve bu nefis yemeğin tadına bakın… Biz arkadaşlarımızın bahçelerini ziyarete gittiğimizde yapmıştık. İsterseniz evde de deneyebilirsiniz ama lezzeti konusunda garanti veremem. Daha önce söylediğim gibi illaki odun ateşi ve bakır tavada pişmeli…



Malzemeler:




  • 1 kilo dana kuşbaşı

  • 1 adet patlıcan

  • 4 orta boy kuru soğan

  • 4 orta boy sivribiber

  • 1 tane salçalık kırmızıbiber

  • 4 -5 orta boy domates

  • Tuz

  • Sıvıyağ


Hazırlanması:




  • Öncelikle etlerinizi çok az sıvıyağ ilavesi ile tavada soteleyin.

  • Ara sıra sıcak su ilavesi yaparak ve karıştırarak pişirin.(Biz odun ateşinde yüksek ısıda pişirdiğimiz için 3–4 defa sıcak su ilavesi yaptık)

  • Pişen ve suyunu çeken etlerinize küp doğranmış soğan, patlıcan ve biberleri ilave edin.

  • Bir kaç dakika sonrada kabukları soyulup doğranmış domateslerinizi ve tuzu ekleyin.

  • İsteğinize göre sıcak su ilavesi yaparak birkaç dakika daha pişirin.




Elvan Çelebi Türbesi














Arkadaşlarımızın bahçelerini ziyarete gittiğimizde Elvan Çelebi Türbesini ziyaretimizden bahsetmiş, fotoğrafları sonra yayınlayacağımı yazmıştım. Fotoğraflarla beraber biraz da Elvan Çelebi’den bahsetmek istedim.





















Elvan Çelebi, Amasya civarında yetişen âlim ve evliya büyüklerindendir. Kırşehir’de doğmuş olup, doğum tarihi belli değildir. Ünlü mutasavvıf Âşık Paşa'nın oğludur. On üçüncü yüzyılın yarısında Moğol istilasından kaçarak Orta Anadolu’ya gelip yerleşmiştir. 1326 (H. 727)’da babasının Mısır’a gitmesi üzerine, Mecitözü’ne gelip Elvan köyüne yerleşmiştir.İlk fotoğraftaki Elvan Çelebi'nin kabri,orta fotoğraftakiler ise çocuklarının başka bir bölümde olan kabirleri...
















(Caminin içerisinden bir kaç fotoğraf....)








O devirde ortaya çıkan Babailik sapık yoluna karşı insanları Ehl-i sünnet yoluna davet etti.Çeşitli şiirler de yazan Elvan Çelebi, atalarının hayat hikayelerini anlattığı Menakib-i Kudsiyye fi Menasib-il-Ünsiyye adlı 1081 beyitlik bir eser yazdı. Bu eseri dil bakımından eski Anadolu Türkçesinin özelliklerini taşımaktadır. Aynı zamanda 13 ve 14. yüzyıl Türk tarihi bakımından önemli bir kaynaktır. Elvan Çelebi’nin vefat tarihi belli değildir. Kabri ise Çorum ile Mecitözü arasında yer alan Elvan Çelebi beldesinde bulunan zaviyesindeki türbesindedir. 














  Caminin bulunduğu bahçeden bir kaç kare.Beni en çok etkileyen ise 2-3 ve 4. karedeki, o dönemden günümüze kadar gelmiş bir yapı.Kuşların susuz kalmaması ,gelip oradan içmeleri için betondan yapılan bir suyolu.Günümüzde hayvanlar için düzenlenen "sokaklara bir kap su bırakalım" kampanyalarının yüzyıllar öncesinde hayat bulmuş hali....














Burası da caminin bulunduğu bahçenin arka girişi. Bizim gittiğimizde ön taraftaki (ilk fotoğraf) girişte piknik yapanlar vardı, isteyenler burada piknikte yapabiliyormuş. Yolunuz düşerse mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye edeceğim yerlerden…






7 Ekim 2011 Cuma

Patatesli tavuk yemeği










Aslında kurtarıcı bir yemek desem daha doğru olur. Son dakika misafirleri için çabucak hazırlanabilecek, pratik ve doyurucu bir yemek. Yanına da pilav ve çorba ilavesi ile kısa zamanda bir menü ortaya çıkarabilirsiniz. Geçen gün Disal’in bloğunda nefis bir tavuk yemeği başlığı ile görünce epeydir yapmadığımı fark etmiştim. Bir kaç gün önce geleceği son anda belli olan misafirimi de düşünerek hazırladım. Böylece haftanın son tavuk yemeği tarifini de vermiş oldum::)))





















Malzemeler:






  • 5 adet tavuk but

  • 5 adet orta boy patates

  • 2 adet kuru soğan

  • 2 diş sarımsak

  • 1 yemek kaşığı salça

  • Sıvıyağ


Hazırlanması:




  • Tavuk etlerini tencereye alın ve sıvıyağla birlikte ara sıra karıştırarak kendi suyu ile yarı pişirin.

  • Küp doğranmış soğan ve sarımsakları ilave edip kavurun.

  • Daha sonra küp doğradığınız patatesleri, tuzu ve salçayı da ekleyip birkaç dakika kavurun.

  • Sıcak su ilave edip kısık ateşte pişirin.




Benden notlar;





Sıcak su miktarını kendiniz ayarlayın.


Ben kanat ve but karışık kullandım, siz isteğinize göre parçalanmış tavuk da kullanabilirsiniz.

















5 Ekim 2011 Çarşamba

Mantarlı Tavuk Sote











Hafta başında alışveriş yaparken minicik mantarları görünce hiç aklımda olmamasına rağmen bunlardan çok güzel mantarlı tavuk sote olur diyerek listeye ekledim. İyi ki de yapmışım özellikle Verda Su çok severek yedi. Arka arkaya tavuk yemeği tariflerinden bıkmadıysanız bir sonra ki tarif de tavuklu bir yemek olabilir:::)))




























Malzemeler:











  • 1 adet tavukgöğsü



  • Yarım kilo mantar



  • 2 adet soğan



  • 2 diş sarımsak



  • 1 adet büyük boy domates



  • 1 yemek kaşığı domates salçası







Hazırlanması:









  • İlk önce mantarların saplarını ayırıp yıkayın. Tavukgöğsünü kuşbaşı doğrayın ve yıkayın.



  • Daha sonra bir tencereye tavuk etini alın ve sıvıyağda soteleyin.



  • Küp doğranmış soğan ve sarımsakları da ekleyip kavurun.



  • Küp doğranmış domatesi ve mantarları ilave edin birkaç dakika daha kavurun.



  • Sıcak su ilavesi yapıp tuzunu ekleyin ve kısık ateşte pişirin.







Benden notlar;



  • ben mantarların saplarını ayırıp dondurucuya koydum farklı bir yemekte kullanmak için, siz isterseniz kullanabilirsiniz.



  • Özellikle küçük boy mantarları tercih ettim, büyük boy mantar kullanacaksanız ikiye ya da dörde bölün.



  • Aslında yemek fotoğraftaki kadar susuz değil, biraz sulu bir yemek oluyor. Ben fotoğraf çekimi için özellikle susuz ekledim ki daha net görünebilsin.























3 Ekim 2011 Pazartesi

Tatilden geriye kalanlar…




Taşınma telaşının ardından yeni evimizde çok fazla kalamadan tatile gitmiştik. İftar sofraları, bayram, okul telaşı derken fotoğrafları paylaşamamıştım.(tatilde beni rahat bırakmayan omuz ağrısı nedeniyle çok fazla fotoğraf çekmekte içimden gelmedi açıkçası.).Çekebildiklerimi de karışık bir kolaj yaparak tek postta yayınlamak niyetim, fotoğraf makinesinin şarjı bittiği için karelere yansıtılamayan bir Riva gezimiz var ki en çok ona üzülüyorum. Oysa Riva sahilinde harika bir gün batımı ve doğumu izlemiştik, nasip…




















Kızımın doğum gününde evde değildik memlekette babaannesi, dedesi ve ablaları ile doğum gününü kutladık… Biz taşındıktan on gün kadar sonra tayin isteyip memleketleri Tokat’a yerleşen canım arkadaşım Gülaycığım gitmeden ziyaretime geldi. O gün arkadaşı Talha’nın doğum günü olduğunu kızım hatırlayınca doğum günü pastası hazırladık. Süslemelere kızımın ve yeğenimin isteklerini yansıtmaya çalıştım. Harika saatler geçirip günün sonunda bir daha ne zaman görüşebileceğiz düşünceleri ile hüzünlü bir veda yaşadık…
























Kirazların güzelliğine bakar mısınız? Dedemin kendi yetiştirdiği nefis kirazlardan yedik bol bol…



















Bir de yabani çileklerin… Anneannemin bahçesinde yetişen bu minicik çilekleri kızımla paylaşamadık desem::))))






















Dedemin bahçesinden bir kare… Ve kızılcıklar henüz olgunlaşmamışlardı…

























Papatyalar…güller….






















Tam on iki yıl aradan sonra Sakarya, hayatımın en güzel birkaç yılına şahitlik etmiş şehir. İçerisinde dostlar olmadan ne kadar yabancı geldin öyle bana…























Anne mutfağın da pişen lezzetlerden bazıları, yoğurtlu semizotu salatası bana diğerleri anneme ait lezzetler…

























Canım dostum, arkadaşım Birsenciğimin benim ve kızlarım için hazırladığı lezzetlerden bazıları. On yıl aradan sonra gözlerindeki ışıltının hala aynı olduğunu görmek nasıl mutlu etti bilemezsin…

























Ayşe ablamın harika kahvaltı sofrası ve yumuşacık, nefis açmaları. En kısa zamanda tarifini alıp sizlerle de paylaşmalıyım bu lezzeti…






















Eminönü’ne gidip mezun olduğum liseyi (gerçi şimdilerde ilköğretim okulu olmuş) ziyaret etmeden ve eşimde yanımdayken ona da göstermeden olmazdı:::)))

Bir İkea gezimiz sırasında kızımın, insanların heyecan arayışlarına ve çılgınlıklarına! şaşırdığının karesi…





















Ve… Her gelişin bir de dönüşü var… Gri bulutlar altındaki bir İstanbul sabahı çıktık yola. Yorgunluğumuza iyi gelen ve annemin poğaçalarına eşlik eden çayımız… Aklımızda Kastamonu gezimiz (saatin geç olduğuna karar verip başka zamana ertelediğimiz ) güneşin kızıllığında vardık evimize…







1 Ekim 2011 Cumartesi

Kabak beğendili tavuk sote











Bugün ki ikinci tarifimizde Melda’nın sitesinden. Aslında daha önce de kabak beğendi yapmış ve çok beğenmiştim. Tavuk sote de ailenin sevdiği yemekler arasında olunca ikisinin birleştirilmiş halini denemek istedim. Hem kızların severek yediği bir lezzet ortaya çıkmış hem de anneannemin bahçesinden getirdiği kabakları değerlendirmiş oldum…





Malzemeler:




  • 1 tavuk göğüs eti

  • 2 orta boy soğan

  • 2 diş sarımsak

  • 2 domates

  • 4 biber

  • tuz

  • sıvıyağ




beğendisi için;




  • 2 kabak

  • 100 gr. kaşar peynir (eklemedim)

  • 2 su bardağı süt

  • 3 çorba kaşığı un

  • sıvıyağ


Teflon tavada rendelenmiş kabakları çok az sıvıyağ ilavesi ile pişirin. Kabaklar pişerken, tereyağı eritilip, un kavrulur. Süt de eklenip kaynatılır. Önce kaşar peynir rendesi, sonra da kabaklar ilave edilip güzelce karıştırılır.



(ben kabakları sıvıyağ ilavesi ile pişirdikten sonra içerisine unu ilave edip çok az kavurdum ve süt ekleyip karıştırarak pişirdim. En son tuzunu ilave ettim, kaşar peynir eklemedim.)





Hazırlanması:




  • Soğan ve sarımsağı sıvıyağda kavurun.

  • İçerisine kuşbaşı tavukları ilave edip sotelemeye devam edin.

  • Tavukların pişmesine yakın küp doğranmış domates ve biberler de ilave edip pişirin.

  • Kabak beğendi yi servis tabağına alın ve üzerine sotelenmiş tavuktan koyun. Sıcak servis yapın.






Çikolatalı & kakaolu tencere keki














Geçen gün kızım okula götürmek (beslenme saati) için kakaolu kek isteyince aklıma Melda’nın sitesinde gördüğüm tencere keki geldi ve akşam çabucak hazırladım.Tarifin aslı Elif Korkmazel'e ait. Aslında daha öncede tencere keki denemelerim olmuştu ama hep sade ve elmalısını denemiştim. İtiraf etmeliyim ki kakaolu ve çikolatalısı daha lezzetli oldu. Hazırlayıp, pişirip servis etmesi yarım saatinizi aldığı için çok da pratik bir lezzet…



Malzemeler:




  • 2 yumurta

  •  1 su bardağı toz şeker

  •  3 çorba kaşığı zeytinyağı

  • 1 çay bardağı süt

  •  Yarım çay bardağı su

  • 3 çorba kaşığı (tepeleme) kakao

  • 1 paket vanilya

  • 1 paket kabartma tozu

  • 1,5 su bardağı un


üzeri için;


  • 2 çorba kaşığı tereyağı

  • 80 gr bitter çikolata




Süslemek için;1 çay bardağı fındık içi





Hazırlanması:




  • Yumurtaları şekerle birlikte iyice çırpın.

  • Sıvı yağ, süt ve suyu ekleyin.

  •  Kakaoyu ilave edip sıvı karışıma iyice yedirin.

  • Un, kabartma tozu ve vanilyayı da eleyerek ekleyin ve karıştırın.

  • Boza kıvamındaki bu karışımı dibine tereyağı sürülmüş çelik veya teflon tencereye dökün.

  • Üzerine irice doğranmış çikolata parçalarını ve küçük parçalar halindeki tereyağını serpin.

  • Kapağını kapatıp çok kısık ateşte 15 dakika pişirin.

  • Ocağın altını kapatıp tencerenin kapağını açmadan 10 dakika demlendirin.

  • Servis tabağına ters çevirip isteğe göre fındık içi ile süsleyip servis edin.




Benden notlar;




  • Ben orta boy teflon tencere kullandım.

  • Fotoğraftaki kek ikinci yapışımda çekildi.

  • İlk yapışımda hiçbir değişiklik yapmadım harika oldu.

  • İkinci yapışımda ise 100 ml kremayı kaynama noktasına getirip içerisine 60 gr. kadar çikolata ilave edip karıştırdım soğuyunca buzdolabında beklettim ve kek soğuduktan sonra üzerine döktüm.

  • Keke un ilave ederken 1 yemek kaşığı kırılmış fındık ve 1 yemek kaşığı ceviz ilave ettim ama piştikten sonra çok fazla beğenmedim.

  • Bundan sonra ilk denememde ki gibi servis yaparken üzerine eklemeyi düşünüyorum. Sizler damak zevkinize göre istediğiniz şekilde yapabilirsiniz.